İkigai, benim için 'insanı sıcacık yatağından kaldırabilecek yegâne tılsım."
Sene 2017. Yurtdışındaki bir STK'da işe alım için değerlendirme sürecindeyim.
Avantajım; daha önce iş yaptığım birinin STK'nın iletişim bölümünün başında olması ve onun vesilesiyle Portekiz'deki etkinliklerinin sosyal medyasını yönetmiş olmam. Dolayısı ile rüştümü ispat etmişim; ekiple tanışmış ve iyi anlaşmışım.
Fakat bu aynı zamanda bir dezavantaj çünkü Viyana'daki kalıcı işe torpil gölgesi düşsün istemiyoruz; o yüzden de tanıştığım kişi, adil bir şekilde 'kanırtılmam' için (referans olmamak da dahil 😁) her şeyi yapıyor.
Ben işi çok istiyorum fakat çalışanların ya anadili İngilizce ya yurtdışında okumuşlar; neredeyse hepsi daha önceden benzer organizasyonlarda çalışmış; jargona hakim... Ben, tepeden inme, ballı Türk kızı gibi gözüküyorum.
Dedim ki benim normal bi niyet mektubuyla, hiç şansım yok. "Şöyle yaparım, böyle ederim" diyerek fark yaratmam imkansız. En iyisi risk alayım ve işle doğrudan ilgisi olmayan ama benim karakterimi yansıtan bir şey yazayım.
O şey, İKİGAİ'ydi. İKİGAİ, Japonca'da 'sabah yataktan kalkma nedeni'/'var oluş amacı' anlamlarını karşılayan bir felsefe.
"Yaptığım işi anlamlı bulmak istiyorum" dedim. "Yaptığım işin bana ve çevreme fayda sağladığını bilmeliyim."
Ajansta çalışırken, açlığını çektiğim his buydu. "Napıyoruz biz burda ya?" diye düşünerek, iyi bir reklamcı olma ihtimalim yoktu. İnanmadığım bir şey yapıyordum; temelde insanlara yetersiz hissettirerek ve tüketime teşvik ederek para kazanıyordum. Reklamcılık aşkım, zamanla, nefrete döndü. Ama o da yolculuğumun bir parçasıydı. İyi ki vardı. Bünyemden atmam gerekiyordu.
Ne istemediğimizi bilmek, harika bir 'düş ve hedef bileyici.' "Bu değil; bu da değil" diyerek, "Hah! İşte bu!" demeye yaklaşıyoruz.
O işi aldım bu arada. Ve ne büyük ironidir ki, tam da girdiğim sebeple -yataktan artık mutlu çıkmadığım için- ayrıldım.
Her zaman bu seçimleri yapma lüksümüz olmayabiliyor; farkındayım. Evine ekmek götürmek için kendini paralayan adama "İKİGAİ'niz bu mu beyfendi?" desem, küfretmişim gibi bakar suratıma.
Fakat fark yaratacağımız yerlerde olduğumuzda, bambaşka parlıyoruz. O yüzden de mutlu olacağımız şeyi yapmak, şımarıklık değil, bilakis kendimize ve topluma borcumuz.
Siz İKİGAİ'nizi buldunuz mu?
Opmerkingen